Dört Duvar

Yıllar süren birikim ve fedakârlığın ardından hayalindeki daireyi satın alan Woo-seong, yeni hayatına umutla başlar. Ancak bu başlangıç kısa sürede beklenmedik bir kabusa dönüşür. Duvarların ardından gelen rahatsız edici ve açıklanamayan sesler, geceleri uykusunu kaçırır. Üstelik komşuları da en az bu sesler kadar tuhaftır; her biri soğuk, mesafeli ve gizemli tavırlarıyla binanın atmosferine karanlık bir hava katar.

Woo-seong, zamanla hem maddi yükün altında ezilmeye hem de psikolojik olarak yıpranmaya başlar. Komşularıyla kurduğu her temas, onu daha fazla huzursuz ederken, apartmanın duvarlarına sinmiş görünmez bir tehdidin varlığı giderek daha hissedilir hale gelir. Binanın içinde dönen gizemli olaylar, sessiz koridorlarda duyulan ayak sesleri ve her köşeye sinmiş gariplikler arasında sıkışan Woo-seong, kendini ne maddi ne de manevi anlamda kurtarabileceği bir çıkmazda bulur.

Dört duvar arasında sıkışan bu yeni yaşam, zamanla onun için bir barınaktan çok kaçılması gereken bir tuzağa dönüşür. Her geçen gün daha da ağırlaşan bu atmosfer, Woo-seong’un akıl sağlığını tehdit ederken, dairenin ve komşularının geçmişine dair çözülmeyi bekleyen karanlık sırlar da yavaş yavaş gün yüzüne çıkar.